Türkiye ekonomisinin genel yapısı itibariyle belli periyotlarla krizler yaratan bir yapıda olduğunu biliyoruz. Gerek yerel sermayenin güçsüzlüğü, gerekse uluslararası sermayenin spekülatif yapısı, ekonomimizin sık sık krizlere girmesine neden olmaktadır. Bu krizler sanayiden turizme,
tarımdan ticarete tüm sektörlerde büyük hasarlar yaratmaktadır.
Son birkaç yıldaki pandemi süreci bu zayıf ekonomik yapıya ekstra bir yük yüklemiştir. Bundan önceki son iki sezona baktığımızda, pandeminin yıkıcı etkisini kendi işyerlerimizden ve sektörün genelinden net olarak görürüz. Sözünü ettiğimiz zayıf ekonomi, ekonomiyi yönetenlerin reel
sektöre gereken önemi vermek yerine sadece yabancıların mallarının satılmasını esas alan bayiliği tercih etmelerindendir. Esas olarak üretimin zayıf olduğu yerde ekonominin güçlü olması beklenemez. Bu genel kuralın sektörümüze, bizim işimize yansıması maliyetlerdeki dayanılmaz ve önlenemez artışlardır. Maliyetlerdeki bu önlenemez artışların günlük ekonomik yaşantıdaki tezahürü, turizmin yerinde sayması ve gelirlerin düşmesi ve gerilemesidir.
Genel bir panaroma çizmemiz gerekirse, Rusya-Ukrayna savaşının devam etmesi çok büyük bir zarar vermektedir. Ukrayna pazarı tamamen bitmiş bir vaziyettedir. Buna karşılık özellikle İngiltere’den, Avrupa ülkelerinden, Polonya’dan, Almanya’dan, Rusya’dan ayrıca Ortadoğu ülkelerinden çok ciddi artışlar söz konusudur. Pandemi sonrasında tekrar talep, turizmi olumlu yönde etkilerken, maliyetlerdeki, işçilikteki, enerjideki ve gıda fiyatlarındaki beklenmedik artışlar ve hükümetin çözemediği enflasyon sorunu sektörü olumsuz etkilese de işveren açısından turizm
yine karlılık yükselişine girmiştir. Çalışanlar yönünden baktığımızda, enflasyonu aşan ve çalışanların pahalılık karşısında açlık ve yoksulluk sınırının üzerinde bir yaşam standardı yakalamaları olanaksızdır.
Bu ücret politikaları devam ettiği sürece bu yokluk ve yoksulluk koşullarının düzelmesi mümkün değildir. Geçtiğimiz pandemi süreci turizm sektöründe çalışan pek çok nitelikli, yetişmiş, her seviyeden kaliteli elemanın turizm sektörünün dışına kaymasına neden olmuştur. Biz sektör olarak en eğitimsiz personeli, kendi çabalarımızla ne kadar yetiştirirsek yetiştirelim bu yetmez. Nitelikli personel ihtiyacını karşılamaz. Bu personel açığının kapatılması, kesinlikle devlet politikası olmalıdır. Bu çok ciddi bir eğitim sorunudur.