Koronavirüs nedeniyle dünya turizminde ciddi kayıplardan sonra 2022 çok büyük umutlarla başlayan bir sezondu. Tüm dünyaya baktığımızda Türkiye, turizm yöneticileri sayesinde koronavirüs sürecini ve sonrasını en iyi şekilde yöneten ülkelerin başında geldi. Ülkemize gelen misafirlerimize hijyenik güvenilir bir ortamda tatil yapabileceklerini verdiğimiz hizmetlerle gösterdik, göstermeye de devam ediyoruz. Rusya ve Ukrayna’nın savaş halinde olması, yalnızca turizm sektörünü değil pek çok sektörü etkilemektedir.
Kriz ortamlarının sıklıkla olumsuz etkileri düşünülse de farklı fırsatların da ortaya çıkabileceği göz
ardı edilmemelidir. Bu savaşın Türkiye turizmini olumsuz etkileyebileceği öngörülse de ülkemizin bu durumun üstesinden gelme potansiyeli çok yüksektir. Ülkemizin hali hazırda sahip olduğu turistik cazibelerini sunabileceği farklı pazarlar bulması ve doğru stratejilerle bu pazarlarda rekabet
üstünlüğü sağlaması, Türkiye turizminin önümüzdeki yıllarda seyrini değiştirebilecektir. Türkiye’nin turizmde pazar çeşitlendirmesi yapmasının, yaşanabilecek olası kriz ortamlarında turizmi koruyucu bir önlem olabileceği düşünülmektedir. Bu sayede turistik talebin ve turizm gelirlerinin düşmesi engellenirken aynı zamanda turizm sektöründe yaşanan personel istihdam sıkıntısının önüne geçilmesi beklenmektedir.
Turizm, sürekli büyüyen bir endüstridir. Turizm sektörünün otomasyona diğer sektörlerden çok daha az imkan sağlaması, bu sektörde insan gücüne olan ihtiyacı daha da arttırmaktadır. Turizm sektöründe gelişmiş ülkeler incelendiğinde, o ülkeleri ilginç ve çekici yapan unsurların sadece maddi kaynakları, yatırımları, tarih ve tabiat zenginlikleri değil, onları değerlendiren insan ve organizasyon gücü olduğu görülmektedir. Turizm sektöründe emek gücüne olan ihtiyacımız hiçbir zaman azalmayacak, aksine günden güne artacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı, turizm yatırımlarına verilen hızın aynı şekilde personel istihdamına da verilmesi gerekmektedir.
Turizm sektöründeki personel istihdam sorunlarına ücretlerin düşüklüğü, sosyal güvenliğin olmaması, çalışma saatlerinin aşırı olması, yönetim sorunları, aylık izin sorunları, konaklama,
sosyal yaşam sivil toplum kuruluşları olarak, birlik ve beraberlik içinde çözümler bulunması ve çözülmesi hepimizin sorumluluğundadır. Tüm yaşanan karamsar tablolara rağmen mesleğimizin değerini koruyup sürekliliğini sağlamak için, hepimiz elimizi taşın altına koyup yapılması gerekenler için birlikte yol almalıyız.